Benim jenerasyonumda (2004) kaç kişi Çetin Altan’ı bilir, kaç kişi kitaplarını okumuştur? Hangimiz onun Ağır Ceza Mahkemelerinde 280 defa yargılandığını bilir? Tek suçu vardı onun: Yazı yazmak, korkmadan yazmak.
“Gerçek demokrasilerde kapitalist görüş vardır. Karşısında sosyalist görüş vardır ve gerçek Batı demokrasisi bu iki görüşün birbirine zabıta çağırmadığı yerde tecelli etmeye başlar.”İlk meclis konuşması.
Der ve mecliste gerilim artar. İşte bu sözünü korkmadan söyleyen ve yazısını korkmadan yazan Çetin Altan’dan bahsedeceğim.
Hayatı
Çetin Altan, 1927 yılında İstanbul’da doğmuştur. Dedesinin babası Kırım’dan göç etmiştir. Annesinin babası olan dedesi ise Tatar Hasan Paşa idi. Babası hukukçu Halit Bey, annesi Nurhayat Hanım’dır. Çocukluğu, İmparatorluktan Cumhuriyete geçmenin sıkıntılı zamanına denk gelmiştir. Babasını tayini nedeniyle çocukluğunun bir kısmı Edirne’ geçer. Yalnız bir çocuktur. Babası bir gece onu kendi okuduğu okul da olan Galatasaray’a bırakır. Babası ona veda bile etmeden ortadan kaybolur. Çetin Altan işte “İlk yalnızlığımı 8 yaşında orada yaşadım.” der.
“Sevilmeyen insanlar beğenilmek isterler, hele de anneleri tarafından sevilmemiş çocuklar yazıyla filan uğraşırlar.”
İşte bu sevgi açlığıyla binlerce yazı ve onlarca kitap yazmıştır. Çetin Altan ilk yazılarını, şiirlerini Galatasaray’daki öğrencilik yıllarında yazmıştır. İlk şiiri Foto Süreyya’nın “Genç İstidatlar” köşesinde yayımlanır. İthaf, Şükran’a (Şükran, Altan’ın o zamanlarki platonik aşkı) Galatasaray yılları, yalnızlık ve edebiyatla geçip gitti. Mezun olan Çetin Altan Ankara Hukuk Fakültesine girdi. Yazılarını yayınlamak için Kızılay dergisine başvurdu.
Kızılay dergisinde eski bir Galatasaraylı olan Ali Rana Tarhan, Çetin Altan’a “Burası sana göre değil” deyip Ulus gazetesine gönderir. Ulus gazetesi, kadro yok der ama Çetin Altan vazgeçmeye niyetli değildir. “Ben para istemem!” der ve işi alır. İşte böylece hayatında Ankara dönemi başlar. Hem okuyup hem gazetede çalışıyordur. Bu yüzden ihbar edilir stajı yanar ama yılmaz. Bu daha onun ilk mücadeleleridir.
Avukat olmak yerine gazeteci olur. Bu da sıkıntı içinde bir yaşam onu bekliyor demektir. Davalar, hapishaneler, parasızlık, işsizlik hepsi üst üste gelir. Bir olay yaşamıştır ki bu en felaketi sayılır. 12 Mart Muhtırası döneminde içeriye alınır ama bir kağıt imzalatılır Çetin Altan’a. Kovuşturmaya yer olmadığına” dair kağıttır bu. Artık akıbeti belirsizdir. Belki işkence görecekti belki de kurşuna dizilecekti. Bu olay Altan’da büyük etki bıraktı.
Daha sonra TİP’den Milletvekili oldu. Kendisinin değişiyle: Öyle milletimize faydalı olayım diye değil, hakkımdaki davalar çoğalmıştı Milletvekili olunca dokunulmazlık geliyor ya ondan.
Meclis’de “Nazım Hikmet Vatan şairidir” dediği için linç edilmeye çalışıldı. Bu korkunç linç olayının yaşanması rağmen Çetin Altan evine gidince, yarın ki yazısını başına oturur. Bu linç olayının yaşanması bile Altan’ı yazıdan alıkoymaz. Meclis’deki linç olayını merak edenler için Çetin Altanı’ın yazdığı Ben Milletvekili iken‘i okuyabilirsiniz. Bunun gibi kaç saldırı, laf atma gerçekleşmiş mecliste. Altan bunları tutanaklarla belgelemiştir bu kitapta.
Bir gece Altan’ın dokunulmazlığını kaldırmak için meclis toplandı.
“Bu kadar uğraşılmaz yazarlarla. Türkiye’de parlamento bir yazarla bu kadar uğraşırsa, o yazar parlamento kadar büyür.”Meclis toplantısında söylediği söz.
Meclis, Altan’ın dokunulmazlığını düşürse de Anayasa Mahkemesi kararı bozar. Çetin Altan’a dokunulmazlığı geri verilir.
Yukarıda Altan’ın yaşamından kısaca bahsettim. İşte bu zorlu yaşam bize örnek olmalıdır. Her ne kadar yazmaktan vazgeçirmek isteseler de direndi, vazgeçmedi.
Çetin Altan’ın Bazı Kitapları
- 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10
- Aşk, Sanat ve Servet
- Atatürk’ün Sosyal Görüşleri
- Ben Milletvekili İken
- Bir Avuç Gökyüzü
- Bir Yumak İnsan
- Büyük Gözaltı
- Dünyada Bırakılmış Mektublar
- Enseyi Karatmayın
- Şeytanın Aynaları
- Geçip Giderken
- Gölgelerin Gölgesi
- Kadın, Işık ve Ateş
- Kahrolsun Komünizm Diye Diye Globalleşme
- Kavak Yelleri ve Kasırgalar
- Kopuk Kopuk
- Kral Öldü Yaşasın Krallar
- Küçük Bahçe
- Kullar ve Sultanlar
- Nar Çekirdekleri
- Rıza Bey’in Polisiye Öyküleri
- Tarihin Saklanan Yüzü
- Uçuk
- Viski
- Yeryüzü Tanrıçaları
- İyi ki şu Köyceğiz Var…
- Zurnada Peşrev Olmaz
- Bütün Tiyatro Eserleri
- Kalem Bahçelerinden 7 Hayat
- Bir Uçtan Bir Uca
Kitap Önerisi
Bu yazıyı yazarken de kullandığım, Çetin Altan’ın yaşam öyküsünü anlatan ve Solmaz Kâmuran’ın yazdığı kitap olan İpek Böceği Cinayeti‘ni Altan’ın biyografisini daha detaylı olarak okumak isteyenler için öneririm.