Günümüzde sosyal medyanın getirdiği hızlı tüketim hakkında biraz sohbet edelim.
Sosyal medyanın getirdikleri
Çoğumuzun bir sosyal medya hesabı vardır veya illa ki bir yakınımız vs. bize bir yazı, resim veya video göstermiştir. Peki bu sosyal medya gerçekten sosyal mi?
Bazen düşünüyorum; insan sosyal bir varlık. Sosyal medya ismindeki sosyal buradan mı geliyor acaba? Aslında sosyallik kavramı şudur;
İnsan da dahil olmak üzere sosyal organizmalar, etkileşim halindeki popülasyonlarda topluca yaşarlar. Bu etkileşim, farkında olsunlar ya da olmasınlar ve değiş tokuş gönüllü olsun ya da olmasın sosyal olarak kabul edilir.
Vikipedi
Sosyal olmak, bence gerçek yaşamda olacak bir şeydir. Çünkü “sosyal” medya bizi sosyallikten uzak etmekten başka bir şey değil gibi duruyor.
Geri kafalı bir insan değilim merak etmeyin. Sosyal medya bağımlılığı ayrı bir konu olsa da insanların bu mecraları sosyalleşmeden ayrı bir yer olarak görmesi gerekiyor.
Yapaylık
Sosyal bir ortamda insanlar etkileşim içindedir. Her ne kadar yüz yüze etkileşim içinde olduğunuz kişiler de yapay olabilse de sosyal medya başlı başına bir yapaylıktır.
Çoğu kullanıcı yalnızca mutlu anlarını, giydiğini, yediğini, içtiğini, arkadaşlarını, gezdiği yerleri paylaşıyor. Bazen arkadaşlarla buluşma nedeni, sosyal medyada paylaşım yapmak bile olabiliyor.
Güzel anları yaşamaktansa fotoğraf veya videosunu çekip, bu asla kötü bir şey değil; anı her zaman kalıcı olabilmeli ve bunun teknoloji çağında böyle yapılması gayet doğal ancak sosyal medyada her anı paylaşmak bazen de anı kaçırmak olabiliyor.
Elbette, yaşadığımız güzel anları, arkadaşlarımız ile buluşmaları paylaşmak güzel olabilir. Hiçbir zaman bir şey paylaşmayın, demiyor kimse veya başka kişilerin gönderilerine bakmayın, sosyal medya hesaplarını, uygulamalarını silin, diyen de yok. Ancak bazen anı yaşamak daha önemlidir.
Artık anların sonradan tekrar ulaşılabilir olması için fotoğraf veya video çekmek kaçınılmaz bir hal aldı. Bunu ben de yapıyorum. Zaten bu olmalıdır da.
Ancak bazen, anı yaşamayı, anı kaydetmekten dolayı unutuyor olabilir miyiz diye de sorgulamadan edemiyorum.
Hızlı tüketim
Bu hızlı tüketim konusu daha önce de vardı elbette. İçerik sayısı arttıkça daha da arttı. Hızlı tüketimden kastım; özellikle sosyal medya nedeniyle, Instagram Reels ve TikTok başta olmak üzere, kısa ve algoritmanın size özel önerdiği videolardan kaynaklı olarak sürekli aşağı kaydıra kaydıra, sürekli yeni akımların, videoların, kişilerin gelmesiyle bir videoyu geçip, belki bazen arkadaşlara gönderip, sonra izlemek üzere kaydedip ama belki hiçbir zaman geri dönüp izlenmeyecek şekilde tüketilmesidir.
Bu tarz içerikler, hayatımıza yeni kişiler, yeni şarkılar, yeni hareketler, düşünce tipleri, yeni odak süresi (bazen artma, çoğunlukla azalma) kazandırıyor.
Bazen mizah, bazen dümdüz akımlar… Her türlü şey var sosyal medyada.
Ama baktığımızda o kadar kısaldı ki odak süremiz, ben de buna dahilim, okumak bile zül gelebiliyor. Okumak bir yana dursun, uzun bir YouTube videosu izlemek de insanı sıkabiliyor.
Dikkat dağınıklığı, odak süresinin kısalması, hızlı sıkılma… Tamamı sosyal medyaya bağlanamaz elbette ancak sosyal medyanın da bu durumun yaşanmasındaki payı hiç de yadsınamaz.
“Sosyal medyanın doğru kullanımı” diye bir şey çok da geçerli olamaz. “Kime göre, neye göre doğru?” şeklinde bir karşılık alınabilir bu durumda ancak en azından kullanım süresinin azaltılması, içeriklerden negatif şekilde etkilenmemek için kişisel önemlerin alınması gibi durumlar sağlanabilir.
Sonuç
Sonuç olarak, sosyal medya bizi olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Etkisinin çok olduğu asla inkar edilemez. Dikkat süresi azlığı, fikirsel ve yaşamsal olarak etkilenme durumları da oldukça fazla yaşanıyor.
Kimi insan hayatını sadece burada geçiriyor. İnsanlarla buradan iletişim kuruyor, burada tanımadığı kişileri takip edip, onlarla tanışıyor. Elbette internetten tanışmak her zaman kötü olmaz. Buna diyecek bir şey yok ancak gördüğüm kadarıyla insanlar kendilerini yitirmiş, kontrolünü kaybetmiş gibi sosyal medya çılgınlığına kapılmış gidiyor.
Yapılması gereken çok şey olsa da insanların kişisel önlem alması dışında pek de çözüm gözükmüyor. İnsanların önce sosyal medyadaki kendi aktivitelerinin onları ne derece etkilediğini görmesi, bundan sıkıntı duyup duymayacağını, ileride bu durumdan ötürü pişman olup olmayacağını düşünmeleri gerekiyor.
Her zaman “keşke”den uzak olmalı, konu özelinde, sosyal medyaya ayırdığımız zamandan dolayı ileride “keşke” deyip demeyeceğimizi ölçüp tartmalıyız.
Ben kimse için senin yaptığın yararlı ya da zararlı, bunu bırak diyemem eğer benden fikir istememişse ancak burada genel fikir belirtiyorum. Kişi kendi halinden memnunsa yapacak bir şey yok ancak “tehlike geliyor” diyemeyeceğim. Tehlike zaten yaşanıyor ve yaşanacak gibi de duruyor.
Her gün vaktinin çoğunu sosyal medyada geçiren pek çok insan görüyoruz. “Bunun yerine yararlı şeyler yapmalılar” diyemeyeceğim çünkü bize yararlı gelen her şey başkasına yararlı gelecek diye bir durum yok.
Gün içinde hiç sosyal medyaya girmemek mümkün değil şu dünyada ancak bu kullanımın kişinin kendi kontrol edebildiği şekilde olması, ne için kullandığını biliyor olması önemlidir.
Velhasıl, arkadaşlarınızla görüşmediğiniz sürede onlarla konuşmak, alanınızda içerikler tüketmek, bazen eğlenmek için kullanmak iyi olabilir. Hayatınız sosyal medya olduysa bu, sosyallikten uzak, medya çılgınlığına kapılmış bir insan olduğunuzu göstermeye başlar.
Genel tabirle başka işlerle meşgul olmaları daha iyi olacaktır. Naçizane tavsiyem, insanların gerçek dünyada daha sosyal olmalarını sağlayacak yollar olmasıdır.