Bu yazıda, sizlere beni etkisi altına alan ve ufkumu açan bir kitaptan bahsedeceğim: O Güzel İnsanlar, Zeynep Oral.

Kitabın içinde 30 aydın yer alıyor. Örnek olarak; Abidin Dino, Azra Erhat, Füreya, Ruhi Su, Leyla Gencer ve daha nicesi.
Bu kitaptaki isimlerin kaçını duymuşuzdur, bilemiyorum. Açık söyleyeyim, ben 2004 jenerasyonuyum ve bu kitaptaki birkaç isim hariç hiçbirini duymadım. Okullarda bize bu muhteşem insanları anlatmadılar. Belki birkaç kişi hakkında ansiklopedik bilgiler vermişlerdir, ama bu kitap ansiklopedilerde bulunmayan bilgiler veriyor, onların farklı bir yanını anlatıyor. Şimdi bu kitapla nasıl tanıştığımı anlatmak istiyorum: Zeynep Oral’ın bu kitabı hakkında birkaç söyleşisini izledim; beni epey meraklandırmıştı. Kitapçıdan aldığımda kitabın arka kapağına baktım ve tanımadığım çokça isim gördüm. Yalan yok, başlarda okurken çok sıkılırım gibime geldi ama kitabı çok merak ediyordum; sıkılsam da okuyacağım, dedim. Kitap, Abidin Dino ile açılıyor. Okumaya başladım ve hiç odağımı kaybetmeden, sanki büyülenmiş gibi kısa sürede bitirdim. Devamında Ahmed Arif, Aliye Berger derken, kitap beni çoktan içine çekmişti.
Ahmed Arif’i okurken hüzne boğuldum; Aliye Berger’e geçince yaşam sevinci, Azra Erhat’ta aşk, Leyla Gencer’de tutku, Ruhi Su’da mücadelecilik ve kendine inanç hissettim. Kitap böyle sürükleyici bir şekilde aktı gitti.
Bu kitapta yer alan her kişi, Türkiye’nin -daha doğrusu politikacıların- gazabına uğramış. Ya hapis, ya sürgün ya da bulunduğu devlet kurumundan uzaklaştırma, itibarsızlaştırma ile karşılaşmışlar. Hepsi, Türkiye’de aydın bir insan olmanın bedelini en ağır şekilde ödemiştir. Hele ki kitapta okuduğuma göre, bence en ağrını Ahmed Arif çekmiştir.
Kitapta en sevdiğim kısım, Nazım Hikmet bölümü oldu. Zeynep Oral, Nazım Hikmet’i hiç tanımamış olmasına rağmen altı anahtar sözcükle öyle güzel anlatmış ki, Nazım Hikmet’i hiç okumamış ve bilmeyenlere bu kısmı tavsiye ederim. Ayrıca sonraki “Altay Dağlarındaki Nazım Öyküm” kısmı, Türkçeyle gurur duymamı sağladı; peşinden de bir üzüntü geldi, malum Nazım Hikmet’in bu ülkede başına gelenler… Neyse, çok uzatmadan, bu bölümü atlamadan ve büyük bir dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum.
O güzel insanlar, bu kadar zorbalığa rağmen direnç gösterip ülkemize ve dünyamıza katkıda bulundular. Onlara borcumuzu ülke olarak ödeyemeyiz ve kolayca özür dileyemeyiz.
Peki, bu kitap bir genci nasıl etkiler? İlk olarak, bize okullarda anlatılmayan yazarlarımızı, tiyatrocularımızı, şarkıcı ve şairlerimizin bir parça özel hayatlarını, yüreklerini açmışlıklarını gösterir. Bu da o güzel insanlarımızı daha merak edilesi kılar, hakkında yazılmış veya kendi eserlerini okumaya iter. İkinci olarak, kitapta ismi geçen kişiler, teknolojinin nimetlerinden bizim kadar yararlanmadan muhteşem eserler ortaya çıkarmışlar ve seslerini dünyaya duyurmuşlar. Bu da kendimize “Biz neden bir şeyler yapmıyoruz?” diyerek bizi sorgulamaya iter ve tabii ki burada bir parantez açmam gerekir; bizler o güzel insanlar gibi belki eserler ortaya koyamayız ama en azından “Ben bir şeyler ürettim, yaptım,” diyebiliriz.
“O Güzel İnsanlar” kitabının devamı da var ve diğer kitapta da “O Büyülü İnsanlar”’ tanıyoruz. “O Büyülü İnsanlar” kitabında hem dünyadan hem de Türkiye’den isimler var.
Bu güzel ve büyülü insanları bize anlattığı için, kitabın yazarı Zeynep Oral’a teşekkürü bir borç bilirim. Teşekkürler, Zeynep Oral.